Hayalet Ormanı: Arashiyama

Yamato Tanooka’yu hiç duydunuz mu? Yedi yaşındaki Yamato geçen sene Japonya’nın en büyük, en az nüfusa sahip ve en kuzey adası Hokkaido’da (benim de en sevdiğim bölgesi) bir ormanda ailesi ile hafta sonu gittiği yürüyüş esnasında kayboldu. Kendisi için müthiş kapsamlı bir arama operasyonu başlatılan Yamato (bizim de ofisten bir grup olarak sürekli yorumlarla destek olmamızın da etkisi var mıdır bilemem :)) kendi başına ormanda altı yapayalnız gece geçirdikten sonra hayatta ve sağlıklı olarak bulundu. En son bu olay ile gündeme gelen Japonya ormanları – en başta Sea of Trees filmine de konu olan – Aokigahara olmak üzere “intihar” ve “ölüm” kavramlarıyla da çoğu zaman özdeşleştirilmiş durumda. Japonya ormanlarına ilişkin kafamda bu düşüncelerle Kyoto’ya ikinci gidişimde ünlü Arashiyama bambu ormanını ziyaret etme şansını buldum. Biraz karanlık bu kavramları da dikkate alarak bambu ormanını daha ürkütücü bir perspektiften fotoğraflamak ve ormandaki diğer ziyaretçilere hayalet görünümü vermek için uzun pozlama yoluna başvurdum.

Arashiyama Bambu Ormanı

Arashiyama Kyoto’dan trenle yarım saatte ulaşabileceğiniz bir mesafede ve bu nedenle de Kyoto’da konaklayanlar için en popüler günlük rotalar arasında. Her ne kadar benim için Arashiyama’nın en güzel yeri bambu ormanı olsa da, Arashiyama bölgesinde birçok tapınak, yaz aylarında kayıkla gezinti yapabileceğiniz bir göl ve hatta maymun parkı da bulunmakta. Kolaylıkla tam bir günü geçirebileceğiniz Arashiyama’ya en rahat ulaşım yolu Kyoto tren istasyonundan JR Saga-Arashiyama hattını kullanmak – bu hat sizi yarım saat içerisinde Arashiyama’ya taşıyacak. Bölgenin yoğun ağaçlı yapısı sayesinde, Mart sonu Nisan başı yaşanan ünlü Sakura (kiraz çiceği mevsimi) döneminde Arashiyama Japonya’nın şüphesiz en çok fotoğraflanan bölgeleri arasında yer alıyor.

Sabah Erken veya Hava Tam Kararmadan Önce Gitmeli

Arashiyama’nın istasyondan bambu ormanına giderken de içinden geçeceğiniz merkezi hediyelik eşya mağazalarıyla çevrilmiş durumda ve bu anlamda da çok otantik hissettirmiyor. Programınız olanak veriyorsa yemeği burada yemeyip Kyoto’ya dönmenizi öneririm – Japonya’da yemek deneyimi o kadar farklı ki, bir öğünü bile boşa harcamak istemiyor insan.

Orman yaklaşık 500 metrelik bir yürüyüş alanı da içeriyor. Ormanı kulağınızda kulaklık olmadan tüm sesleri dinleyerek gezmenizi öneririm. Ağaçların hışırtısı hem müthiş bir huzur hem de birazcık da olsa ürkme hissi veriyor insana.

Belki siz de Kyoto’dan bu kış paylaşılan karlı fotoğrafları görmüşsünüzdür. Kyoto kışları gerçekten de soğuk olmasına rağmen, her kış kar yağışı bu sene olduğu kadar yoğun olmuyor. Karlar altında Kyoto fotoğrafları arasından benim için en eşsiz kareler yine Arashiyama’da çekilenlerdi. Öykünmedim dersem yalan olur.