Kenya`da safari? Daha önce Kuzey Afrika’ya gitmiş olmama rağmen, Afrika’nın güneyine gitmeyi ise hiç düşünmemiştim – ta ki Alaska’ya gidene kadar! Alaska’da Denali Parkı içinde ilerleyen otobüsümüzde hem şoför hem de rehberliğimizi yapan kişi o gün Kenya’ya bir turist daha kazandırdığını elbette bilmiyordur. Denali Parkı içerisinde yavaşça bozayı görme ihtimalinin heyecanı ile ilerlerken, rehberimiz olası hayal kırıklarının önüne geçmek için Alaska’nın bir Kenya olmadığı, burada hayvanların Kenya’daki gibi ortalarda dolaşmadığı ve iklim nedeniyle kendilerini sakladıkları uyarısını yapıyor.
Kenya v. Alaska
Bu uyarı Alaska’ya hayvanları görmekten ziyade (ki o gün bozayı ve diğer birçok hayvanı görebildik) doğası için gitmiş olduğumdan beni pek etkilememekle birlikte – Kenya karşılaştırması yine de ilgimi çekiyor. Gideceğim seyahat rotalarına karar verirken, benzer ancak belirli açılardan da çok farklı özellikler barındıran ülkelere birbirlerini takiben seyahat etmeye imkânlar ve zamanlama olanak verdiği ölçüde öncelik vermeye çalışıyorum. (Rusya krş. Çin, Avrupa’nın iki ucu İskandinavya krş. Endülüs gibi). Alaska ve Kenya karşılaştırması da o anda bir sonraki seyahat rotama karar vermeme yardımcı oluyor. Nitekim her ikisi de inanılmaz bir doğa ve yaban hayat içeren ama iklim ve kültürel olarak da birbirinin tam zıttı olan iki destinasyon. Alaska ve takibindeki Kenya seyahati, seyahatlerimde göz etmeye çalıştığım “çok benzer ama bir o kadar da farklı” reçetesine uyuyor.
Kenya`da Safari – Büyük Göç
Kenya’ya yakın bir arkadaşımla yağmur sezonunun hemen sonrasında, büyük göçün ise ancak başını yakalayabilecek şekilde haziran başında gidiyoruz. Özellikle turist sayısının daha az olması ve yağmur sezonu sonrası hem sarı hem yeşil renkler içeren bir Afrika doğasına şahitlik edebilmemiz nedeniyle bir kez daha gitsek her ikimiz de yine aynı dönemi seçerdik. Seyahatimiz sırasıyla Kenya’nın olmazsa olmazı Masai Mara, Nairobi’nin kuzeyinde kalan Naivasha Gölü ve Kenya’nın güneyinde Tanzanya sınırında kalan ve Kilimanjaro Dağı’nın da kısmen içerisinde olduğu Amboseli Parkı’ndan oluşuyor. Kenya’da eğer sadece bir bölgeye gitme imkânınız varsa size şüphesiz olarak Masai Mara’yı öneririm. Gökyüzü ile yerin birbirine girdiği, yabani hayatın yoğun şekilde gözlemlenebildiği bir bölge Masai Mara. Büyük göçün başını yakalayabilmemize ek olarak, oldukça nadir olarak denk gelinebilen dramatik bir av sahnesini de gözlemleme şansına sahip oluyoruz.
Kenya – Out of Africa
Kenya’da safari ile ilgili bir diğer tavsiyem ise daha pahalı olmakla birlikte seyahatinizin en azından bir kısmında muhakkak çadır stili konaklamayı denemeniz. Daha olağan olan “lodge” tipi konaklamalar da yeterince konforlu olsa da çadır tipi konaklama size adeta “Out of Africa” filmi seviyesinde bir Afrika deneyimi yaşatıyor. Safari seyahatlerinde sabah ve öğleden sonra birer kez olmak suretiyle günde iki kez safariye çıkılıyor. Onun dışında ise vaktiniz genelde geniş arazilere yayılmış konaklama mekânlarında geçiyor ve haliyle kamp alanı dışına çıkıp filler ve aslanların ortasında yürümeniz yasak. İşte bu nedenle de konaklamayı doğru seçmek oldukça önemli. Kenya gezimiz sırasında kaldığımız bir çok konaklama mekanı arasında bizi en çok etkileyen bu yazımda da bahsettiğim Kilima Camp – Masai Mara oluyor. Yazımın sonunda Alaska mı Kenya mı diye sorarsanız ise, tabi ki de her ikisi de diyeceğim